SU GİBİ DEĞERLİ BİR KAYNAĞIN AKILICA KULLANILMASI GEREKİR
ADANA/ Dünyanın gelişmiş tüm ülkelerinde uygulanan ve "katılımcı sulama yönetimi" olarak tanımlanan Sulama Birlikleri'nin yerine yeni bir yönetim anlayışı konusundaki tartışmalar devam ediyor.
Adana’da çiftçi kuruluşu temsilcileri sulama yönetiminin kullanıcıların kontrolünde kalması noktasındaki görüşlerinde ısrar ediyor.
Çiftçi örgütleri, yıllardır dünyada ve Türkiye’de uygulanan “katılımcı sulama yönetiminden vaz geçemeyeceklerini” belirterek, Sulama Yönetiminin özelleşmesi halinde maliyetlerinin katlanacağını vurguluyor.
“KATILIMCI SULAMA YÖNETİMİ”
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Bülent Özekici, dünyadaki sulama yönetimlerinden en başarılı modelin “katılımcı sulama sistemi” olduğunu ifade etti. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinden Amerika, Fransa, İtalya, İsrail, Güney Afrika veya en geri kalmış devletlerinden Mali ve Nijer’e; suyun tartışmazsız nihaiyi tüketicisi olan çiftçiler tarafından yönetildiğini belirten Özekici, bu kadar değerli bir kaynağın akılcı bir şekilde yönetilmesi gerektiğinin altını çizdi.
“AKILCI ve TEYAKKUZDA OLALIM”
Aynı zamanda Adana Çiftçiler Birliği Başkan Yardımcısı olan Özekici, su çiftçiler tarafından yönetilmediği takdirde ortaya çıkabilecek tehlikelere dikkat çekerek, “Eğer su yönetimi bizim elimizden çıkıp başka bir merci; Allah etmesin belediye, bu en kötü örnek; çünkü belediyeler 4 yılda bir değişiyor. Bir kişi tam işi öğrenmişken yeni bir yönetim gelecek. Veya başka bir şekilde; Meksika örneğinde olduğu gibi, eğer özel şirketlere peşkeş çekilirse bizi bekleyen manzarayı görmek için çok uzağa gitmeye gerek yok. Hemen E-5 'den 30 km. doğuya doğru Lokman Hekim Sulama Birliğine giderseniz. Mısır sulaması için 150 lira; dönüme 150 lira olması demek mısır maliyetinin bir anda yüzde 50 artması anlamına geliyor. Eğer bahçe sulaması için kullanacak olursanız 240 lira. Gelin bu maliyetlerle var olmaya çalışın. Onun için bu konuda çok akılcı ve teyakkuzda olalım.” dedi.
“BİZ SUYU ÇARÇUR EDİLİYOR”
Prof. Dr. Bülent Özekici, Çukurova’da suyun çarçur edilmeye mecbur bırakıldığını ifade etti.
Adana’nın tarımıyla değil, “sulu tarımıyla” bilindiğine işaret eden Özekici, şöyle devam etti: “Eğer Adana’nın sulu tarımı; Seyhan ve Ceyhan ırmakları olmamış olsaydı, benim gözümde bir hiçti. Önemli olan Adana’da bu iki ırmağın akıyor olmasıdır. Peki, bu kadar güzel bir kaynaktan kadar faydalanıyoruz? Araştırmalara ve gözlemlerimize göre bir yüzey sulaması yapıldığı zaman bizim şu andaki randımanımız yüzde 25’tir. Yani barajdan salınan suyun 25 birimini bitki kök bölgesinde yarayışlı olarak depoluyoruz. Eğer bir basınçlı sulama sistemine sahipseniz; örneğin bir damla sulama gibi (devletin teşviklerinde benim gözümde son 15 yıldaki tarımdaki en akılcı politikaydı) ise randımanınız hala sadece yüzde 50’dir. Sebebi de çok basit: Bir açık kanal sisteminde kabul edilen iletim randımanı yüzde 80’dir. Yani suyun yüzde 20’sinin buharlaşmasına izin verilir. Bizde ise bu yaptığımız ölçümlerde yüzde 50’dir. Yani siz bir damla sulama sistemini bile kullanıyor olsanız (damla sulama sisteminde randımanı yaklaşık yüzde 96 gibi bir rakamdır) yüzde 50 civarında bir randıman elde edersiniz. Biz suyu çarçur ediyoruz . ‘Biz çarçur ediyoruz’ derken biz çarçur edilmeye mecbur bırakılıyoruz.”
“ÇÖZÜM KAPALI SULAMA SİSTEMİNDE”
Bu sorunun çözümünün kapalı sulama sistemi olduğunu dile getiren Prof. Dr. Özekici, bu konuda çiftçi temsilcilerinin de destekleriyle hazırlanan 6 milyon TL.’lik proje ile fizibilite çalışmalarına başlandığını duyurdu. Özekici, “Zaten biz bu konuda çaresiziz, artık yapacak hiçbir şeyimiz yok. Çok yakın bir zamanda Yedigöze Barajı’ndan İmamoğlu Ovası’na su bırakılacaktır. Mevcut sulama yöntemi ile tarlayı sulayacak olur isek kimi zamanlar su kavgası yapacak suyu bulamayabiliriz. Örneğin bu sene; son 44 yılın geçen en kurak senesi gibi… Bunun 3, 5 sene daha tekrarlanamayacağını nerden bilelim?” şeklinde konuştu.