Oana Çorat, Güney Afrika'da, Cape Town, Addo, Port Elizabeth ve Nelspruit şehirlerini, bu şehirlerdeki narenciye bahçeleri ve paketleme tesislerini gezdiklerini, 200-300 üyesi bulunan üretici kooperatiflerini ziyaret ettiklerini bildirdi.
Çorat, aralarında ihracatçı birlikleri başkanları, yönetim kurulu üyeleri ile ihracatçıların bulunduğu yaklaşık 25 kişinin katılımıyla gerçekleşen bu ziyarette, narenciye bahçelerinde ürünün sertliğini, kalitesini yerinde inceleme fırsatı bulduklarını ifade etti. Çorat, Güney Afrika'nın narenciyeyi Türkiye'den farklı bir dönemde hasat ederek pazara girdiğini, dolayısıyla tam bir rakip olmadıklarını vurgulayarak, şöyle devam etti:
''Biz orada güzel bir örgütlenme gördük. Mesela 4-5 tane paketleme tesisi gördük, yüzde 100'ü çiftçilerden kurulmuş. Bunların esas geliri kutu başına kestikleri belirli bir ücretten kaynaklanıyor. 15 kiloya 5 cent gibi. Bunun yanı sıra AR-GE çalışmaları da yapılıyor. Bu konuyu AKİB Başkanı Ali Kavak bey ile de uzun uzun konuştuk. Bizim de böyle bir enstitü kurmamız gerektiği görüşüne vardık.''
Çorat, Güney Afrika'nın sadece 2012'de 1 milyon 480 bin ton mal ihraç ettiğini belirterek, şöyle devam etti:
''Güney Afrika’nın üretimlerinin yüzde 30'u limon, yüzde 1'i starruby dediğimiz bir greyfurt çeşidi, yüzde 31'i valencia portakal, yüzde 33'ü navel portakal, yüzde 5'ide soft cyprus mandalina çeşitlerinden ibaret. İhracatlarının yüzde 35'i Avrupa'ya, yüzde 20'si Ortadoğu, yüzde 10'u Uzakdoğu, yüzde 10'u İngiltere, yüzde 12'si Rusya, yüzde 1'i Afrika, yüzde 6'sı da Amerika ve Kanada’ya gidiyor. Toplamda üretim tonajlarımız hemen hemen aynı miktarda. Portakalda üretimleri bizden fazla, limon da Türkiye’nin üretimi onlardan fazla greyfurtta da aşağı yukarı aynıyız. Mandalina üretimimiz ise onların çok üzerinde.''
-İKLİMİ AVANTAJLI-
Çorat, Güney Afrika’nın iklim yönünden avantajlarının olduğunu belirterek, ''İklimleri daha kuru gittiği için meyve kalitesi daha iyi oluyor. Nem olmadığı için meyve daha sert ve dolayısıyla da uzun yola dayanabiliyor'' dedi.
Güney Afrika'da hasat tekniklerinin de çok doğru uygulandığını ifade eden Corat, şöyle devam etti:
''Onlar, Kanada’ya bile ürün gönderiyorlar. İhraç edilen mal 1 ay yolda gitmesine rağmen bozulmuyor. Bu nedenle bizim de kalite konusu üzerinde daha fazla durmamız gerekiyor. Onlar bahçelerinde bizden daha sık dikim yapıyorlar, budamayı daha radikal yapıyorlar, güneş ağacın her tarafına etki ediyor, dolayısla bu da kalitenin artmasında önem teşkil ediyor.''
Oana Çorat, üretimde masrafın yüzde 15'i gübrelemeye, yüzde 15'i toplamayla birlikte işçiliğe gidiyor. Yüzde 25 ise kullanılan kimyasallar. Gerisini de mazot oluşturuyor. Orada mazot fiyatları bizim ülkemizdekinin 3'te biri kadar. Bu da çok büyük bir avantaj.
-DEVLET DESTEĞİ YOK AMA MALİYET DÜŞÜK-
Devlet destekleri de yok. Bizim ise iyi tarım uygulamamız var, fidan desteğimiz var onların hiçbir şeyi yok ve fakat maliyetleri bizimkiyle kesinlikle kıyas götürecek gibi değil.''
Oana Çorat, Güney Afrika'nın topraklarını değerlendirirken de, ''Ağaçları, ormanları söküp tarım arazisi açıyorlar. Toprakları son derece kumsal, geçirgen. Bizim gibi çok verimli toprakları yok. Fakat damlama yöntemiyle gerekli olan tüm mineralleri ağaçlara veriyorlar. Çok sık tropik meyve gördük orada'' dedi.
Çorat, gezi sonrası vardıkları kanaate de dikkati çekerek, ''Bizim üreticiler olarak kesinlikle bir araştırma organizasyonunun içinde olmamız gerekiyor. Rakip üreticileri çok yakından takip etmeliyiz. Kim hangi zamanda hangi ürünü hangi piyasaya satıyor bunu bilmeliyiz. Biz hangi boşluğu yakalayabiliriz? bunu iyi araştırıp ona göre pazarlara girmemiz lazım. Bizim artık daha uzak menzilli ülkelere ürün satmanın yollarını bulmamız gerekir'' dedi.
Çorat, üreticinin daha fazla bilinçlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.